Sokakta Kadınların Gizlice Fotoğrafını Çekme Suç Mudur ?
Ne günlere kaldık değil mi? Soruyu bir sorunu gündeme getirmek üzere mahcup bir
şekilde soruyoruz. Sokakta kadınların fotoğrafını gizlice çekmek suç mu? Ne de yakışıksız bir
eylem. Bir insan başka bir insanın rızası olmadan hangi amaçla olursa olsun tırnak içinde
belirtelim iyi amaçlarla bile olsa fotoğrafını çekip telefonunda saklaması uygun değildir ve
aslında suç teşkil etmektedir.
Kaldı ki son dönemde yaygınlaşan bir olay var. Cinsel saiklerle sağda solda, metroda
otobüste,altgeçitte üstgeçitte merdivende, orada burada bilhassa kadınların fotoğraflarını
çekip telefonuna kaydetmek.
Aklı Olmayıp Akıllı Telefon Kullananların Sayısı Çok Fazla !
Kusura bakmayın ancak teknolojinin imkanlarını faydalı şeylere kullanmak dururken
böyle çirkin eylemlere kalkışan insanlar bana göre aklıyla hareket etmiyor. Nitekim özellikle
yukarıda bahsini geçtiğim üzere cinsel saiklerle hareket eden bu insanların bellerin altı
akıllarının yerine çıkmış akılları da kendilerini terk etmiş. Bu kişilerin elindeki akıllı telefon
ise de aklındaki başka bir şey.
Özel Hayat Kavramının Sınırları Nelerdir
Yukarıda değindiğim şekilde birilerinin fotoğrafını çekmek ve bunu telefonunda
saklamak suç teşkil etmektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu. Bu verileri başka yerde
paylaşmak ise ayrı bir suç. Kişisel verileri hukuka aykırı elde etme ve yayma suçu. Hepsinin
ayrı ayrı cezası var tabi.
Peki sokakta yürüyen vatandaş için kamuda açık alanda bulunurken bu kimseler
bakımından neyin özel hayatından bahsedeceksiniz diyenler olabilir. Yine bu cümleleri çok
fazla duyduğumuz için utanarak dile getiriyorum; diyorlar ki; “………… kardeşim kadın açık
saçık giyinip dışarıya çıkmış; bakarım da, fotoğrafını da çekerim, kendisi de böyle gezmesin,
kendisi böyle yaparak aslında bunu kabul etti……….”
Yahu el insaf bre vicdansızlar. Bu şekilde kendisini ya da birilerini savunanlara
sesleniyorum; İşinize geldiği gibi yorumlamayı ne çok seviyorsunuz. Ayıptır, günahtır.
Kimsenin giyimine kimsenin karışma hakkı olmadığı gibi kişinin giydiği kıyafetten herhangi
bir mana da çıkarmak en hafif tabirle terbiye yoksunluğudur. İnsanın giydiği kıyafetten
namusunu ortaya atmış olduğu yönünde yorum çıkarmak kirli bir zihniyetin yapabileceği
çirkin bir iştir. Kişinin giyimini tasvip etmeyebilirsin ancak karışamazsın. Nitekim aşağıda
belirteceğimiz açıklamalar nedeniyle özel hayat dört duvardan ibaret sayılamaz.
Özel Hayat Dört Duvardan İbaret Değildir
Biz yargı mensupları kullandığımız dilin bir yandan da edebi olmasına dikkat etmek
durumundayız. Bazen aynı cümlede aynı anlama gelecek kelimeleri bile tekrara düşmesin
zenginlik olsun diye farklı eş anlamlı bir kelime ile kullanırız. Maksadı ifade ederken
çeşitlilik ve zenginlik katmak edebi açıdan da istenendir. Yargıtay da bunu çok yapar. Bazen
öyle güzel ifadeler kullanır ki adeta bir şair edasında döktürür. Okudukça okuyasın gelir.
Yazana helal be ne güzel yazmış dersiniz. İşte Yargıtay’dan yine efsane bir anlatım şeklini
hem de bu olayla ilgili değiştirmeden katıksız size sunayım;
Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2019/4369 E. , 2019/8633 K.
“……….Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı,
kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden
ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka
kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını
içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü
veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz
olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık
alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik,
tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin,
gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman
görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına
alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve
bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan
faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen
ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda
değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına
girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi,
kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve
öngörüleri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, sosyal ilişkileri,
müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır………….”
Karar o kadar güzel ifade ediyor ki bu tarz savunmalara adeta bir tokat
vuruyor.Üzerine cümle eklemek bile yersiz oluyor.
Peki Rızanız Olmadan Görüntünüz Alan Kişiye Ne Kadar Ceza Verilir?
Rızanız olmadan görüntünüzü aldığını anladığınız kişiden şikayetçi
olursanız ve bu kişinin telefonunda ya da başka bir elektronik cihazında
görüntüleriniz tespit edilirse ve bu görüntülerin meşru bir mazereti yoksa ilgili
kişi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olur. Burada karşımıza Türk
Ceza kanunu Madde 134 çıkar.
TCK Madde 134
“…..Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması
suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır……..”
Yani ey ahali duruma göre 1 yıl duruma göre 6 yıla kadar hapis cezası var. Bu
işin şakası yok.
Kişinin Rızası Olmadan Görüntü Fotoğraf Video ya da Ses Kaydı Almanın
Suç Olmadığı Durumlar Var mıdır?
Elbette herkes keyfi ya da kötü amaçlar güderek ses kaydı görüntü kaydı almıyor. Bazı
durumlarda insanlar mecbur kalıp ses ya da görüntü kaydı alabilir. Bu durumda da kayıt alan
kişiye ceza verilirse haksızlık olmaz mı ? Elbette olur. Daha iyi anlaşılması için örnek bir
yargı kararı verelim;
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/13117 E. – 2012/14791 K. sayılı
kararı
“………….sanığın kendisine karşı işlenmekte olan cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira, şantaj
gibi bir suçun söz konusu olması ya da kendisine veya aile birliğine yönelen onur zedeleyici,
haksız bir saldırıyı önlemek amacıyla kaybolma olasılığı olan kayıtları yetkili makamlara
sunarak güvence altına almak amacıyla saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgi ve rızası dışında
konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayatına ilişkin ses ve görüntülerini dinleme,
izleme ya da kaydetme eylemlerinin hukuka aykırı olamayacağı…………..” ifade
edilmektedir.
Nitekim benzer nitelikteki YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ. E. 2012/20608 K.
2012/18217 T. 11.9.2012 tarihli kararında “………..Kişinin, bir daha kanıt elde etme
olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkânının olmadığı ani gelişen
durumlarda ifadesine vurgu yapılmıştır…………”
Sokakta Kadınların Fotoğrafını Çeken Kişi Yabancı Uyruklu İse Ne Olur ?
Bazı yabancılar her türlü suça karışıp biz bilmiyorduk, bizim ülkemizde suç değildi
diyerek işin içinden sıyrılabileceğini zannededursunlar bu eylemlere karışan yabancı olsa da
fiil suç olmaktan çıkmıyor. Yukarıda bahsi geçen yaptırımlara tabiler elbette. Ayrıca
yabancı uyruklu kişilerin ilgili suça karışması halinde sınır dışı edilmesi de
söz konusu olacaktır. Haliyle başına böyle üzücü bir olay gelen insanlarımız suçun
işlendiğine de kesin emin ise şikâyet hakkını kullanmalı.
Sözün özü; insan aklı başında olmalı ve makul davranmalı. Herhangi bir dürtüsüne
yenik düşmemeli. Kimsenin özel hayatına karışmaya hakkımız ve haddimiz yok. Bin düşün
bir davran. Özellikle çocuklarımıza bu konularda detaylı bilgi de vermeliyiz. Nitekim akıllı
telefon vb. cihazları en çok da çocuklarımız kullanıyor. Çocuklarımızın, gelecek
nesillerimizin ellerindeki teknolojik imkânlarla neler yapmaları gerektiği ve neleri de
yapmamaları gerektiği gibi konularda bilinçli olmasının yolu da biz büyüklerin onları
bilinçlendirmesinden geçmekte vesselam. Faydalı olması dileğiyle…