Gazeteci, gazetecilik mesleğini icra eden; güncel olaylar, akımlar, konular ve kişiler hakkında bilgi toplayıp, olabildiğince tarafsız bir şekilde yayımlamaya gayret gösteren kişidir, diye tanımlansa da kimine göre sadece fotoğraf çekilen, kimine göre havalı ve bir gazeteci ağabeyimizin deyişiyle ‘’ ününün olup ununun olmadığı bir meslektir. ‘’
Aslında pekte öyle değil, hani derler ya madalyonun bir de diğer yüzünü görün.
Gece gündüz, yaz kış 7/24 saat esasına göre çalışan bizlerin ilk temel amacı, halka olayları anında, doğru ve tarafsız bir bakış açısı ile aktarmaktır. Tabi bu süreçte bazı ( bilgi alma, çekim yapma, güvenlik ) sorunlarında üstesinden gelmemiz gerektiğinin yıllardır farkındayız.
Bu işe yıllarını veren tecrübeli arkadaşlarımız bu sorunları bir nebze olsa atlatabilmiş olsa da onlarda nereden bir çapanoğlu çıkacağını bilmedikleri için görevleri esnasında son derece temkinlidirler.
Bizler, zor ya da kolay bir şekilde görevimizi en iyi şekilde icra etmeye çalışsak da iş sadece bizde bitmiyor.
4 Ocak 1961 yılında kabul edilen 212 sayılı kanun ile çalışan gazetecilere bir takım yasal güvence sağlamak amacıyla sadece Türkiye’de kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü aslında birkaç kurum ve kuruluş dışında hatırlanmıyor bilinmiyor bile.
Ve bazı gazeteciler vardır, duruşuyla, sessizliğiyle bilinen ama mesleğini icra ederken adeta hayat ile bağlantılarını koparan, bunlardan birisi geldiği toplantılarda samimi sıcak kanlı duruşuyla kısa kısa not alarak o notları haberleştiren Karaman basınının Sultan ablası, Sultan Akbulut. Ve bir diğeri de kameranın kayıt tuşuna bastıktan sonra bir direk gibi duran nefes bile aldığından şüphe edilen kameraman Apo’su Abdullah Atael. Onlar bu yıl gazeteciler gününde yanımızda değiller ama onlarında yıllardır emek verdikleri günleri kutlu olsun.
Gecesini gündüzüne katarak görevini üstün çaba ve gayretle icra eden, tüm büyüklerimin ve meslektaşlarımın günü kutlu olsun, gazetecilere şiddetin, sansürün olmadığı günlerde görüşmek ümidi ile…
Aslında pekte öyle değil, hani derler ya madalyonun bir de diğer yüzünü görün.
Gece gündüz, yaz kış 7/24 saat esasına göre çalışan bizlerin ilk temel amacı, halka olayları anında, doğru ve tarafsız bir bakış açısı ile aktarmaktır. Tabi bu süreçte bazı ( bilgi alma, çekim yapma, güvenlik ) sorunlarında üstesinden gelmemiz gerektiğinin yıllardır farkındayız.
Bu işe yıllarını veren tecrübeli arkadaşlarımız bu sorunları bir nebze olsa atlatabilmiş olsa da onlarda nereden bir çapanoğlu çıkacağını bilmedikleri için görevleri esnasında son derece temkinlidirler.
Bizler, zor ya da kolay bir şekilde görevimizi en iyi şekilde icra etmeye çalışsak da iş sadece bizde bitmiyor.
4 Ocak 1961 yılında kabul edilen 212 sayılı kanun ile çalışan gazetecilere bir takım yasal güvence sağlamak amacıyla sadece Türkiye’de kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü aslında birkaç kurum ve kuruluş dışında hatırlanmıyor bilinmiyor bile.
Ve bazı gazeteciler vardır, duruşuyla, sessizliğiyle bilinen ama mesleğini icra ederken adeta hayat ile bağlantılarını koparan, bunlardan birisi geldiği toplantılarda samimi sıcak kanlı duruşuyla kısa kısa not alarak o notları haberleştiren Karaman basınının Sultan ablası, Sultan Akbulut. Ve bir diğeri de kameranın kayıt tuşuna bastıktan sonra bir direk gibi duran nefes bile aldığından şüphe edilen kameraman Apo’su Abdullah Atael. Onlar bu yıl gazeteciler gününde yanımızda değiller ama onlarında yıllardır emek verdikleri günleri kutlu olsun.
Gecesini gündüzüne katarak görevini üstün çaba ve gayretle icra eden, tüm büyüklerimin ve meslektaşlarımın günü kutlu olsun, gazetecilere şiddetin, sansürün olmadığı günlerde görüşmek ümidi ile…