Teknoloji, insan hayatına girdiğinden beri her alanda neredeyse zorunlu olarak yer alıyor. Buna bir de sosyal medya eklenince ister istemez yediden yetmişe müptela bir hale geldik.
Evde, işte, okulda, dışarıda elimizden hiç düşmeyen cep telefonları, tabletler, vb gibi araçlar adeta bir organımız haline geldi.
Aslında farkında olmadan, kaybediyoruz, insanlığımızı, geleneklerimizi göreneklerimizi, adetlerimizi…
Eskisi gibi samimi değiliz birbirimize.
” DM” Direk mesaj olarak tabir edilen mesajlaşma uygulamaları hayatımıza girdiğinden beri çay ve bisküvi eşliğinde yapılan o eski muhabbetleri kaybettik.
Güzel görünme çabalarıyla, birlikte çıkan filtre araçlarıyla doğallığımızı kaybettik.
Bir cenaze olsa, sela ile haberimiz olurken, şimdilerde daha sela okunmadan, ” işte bilmem neyimiz hakkın rahmetine kavuşmuştur ” gibi paylaşımlardan öğreniyoruz ve taziye için cenaze evine gitmek yerine altına yapılan bir Allah Rahmet Eylesin sözüyle üstümüze düşeni yaptığımızı zannediyoruz.
Bir düğün olsa, eskiler bilir okuntu gönderilir, hısım akraba davet edilirdi. Hayatımıza giren teknoloji ve sosyal medya ile bunun yerini de paylaşılan düğün davetiyeleri ve altına yazılan ” düğünümüze bekleriz” yazısı almaya başladı.
Bir misafirliğe gidileceğinde, bir çocuk gönderilir söz temsili, ” Ayşe teyze maniniz yoksa (müsaitseniz size oturmaya geleceğiz) denir öyle haber verilirdi gidilecek olan kişiye. Artık bunun yerini de mesaj yada aramalar aldı. Hatta bazen gitmek yerine görüntülü konuşma uygulamaları ile birbirimizi görmeyi ziyaret, hal hatır sormaktan sayarız.
İbadetin gizlisi makbuldür deriz ama kestiğimiz kurbanı da sosyal medya hesaplarımız da paylaşmadan edemeyiz.
Bayram ziyaretine, düğüne derneğe, gezmeye, pikniğe gideriz öz çekim selfie çekmezsek kendimizi eksik hissederiz.
Oluşturulan toplu oyun uygulamaları ile birlikte, eskiden, sokaklarda akşam ezanı okunana kadar oradan oraya koşarak oynayan çocuklarda kalmadı artık.
Gelişen ve her geçen gün hayatımızda yer alan teknolojinin daha fazla esareti altında kalarak gelenek ve göreneklerimizi, adetlerimizi, benliğimizi unutmamak dileğiyle.
Evde, işte, okulda, dışarıda elimizden hiç düşmeyen cep telefonları, tabletler, vb gibi araçlar adeta bir organımız haline geldi.
Aslında farkında olmadan, kaybediyoruz, insanlığımızı, geleneklerimizi göreneklerimizi, adetlerimizi…
Eskisi gibi samimi değiliz birbirimize.
” DM” Direk mesaj olarak tabir edilen mesajlaşma uygulamaları hayatımıza girdiğinden beri çay ve bisküvi eşliğinde yapılan o eski muhabbetleri kaybettik.
Güzel görünme çabalarıyla, birlikte çıkan filtre araçlarıyla doğallığımızı kaybettik.
Bir cenaze olsa, sela ile haberimiz olurken, şimdilerde daha sela okunmadan, ” işte bilmem neyimiz hakkın rahmetine kavuşmuştur ” gibi paylaşımlardan öğreniyoruz ve taziye için cenaze evine gitmek yerine altına yapılan bir Allah Rahmet Eylesin sözüyle üstümüze düşeni yaptığımızı zannediyoruz.
Bir düğün olsa, eskiler bilir okuntu gönderilir, hısım akraba davet edilirdi. Hayatımıza giren teknoloji ve sosyal medya ile bunun yerini de paylaşılan düğün davetiyeleri ve altına yazılan ” düğünümüze bekleriz” yazısı almaya başladı.
Bir misafirliğe gidileceğinde, bir çocuk gönderilir söz temsili, ” Ayşe teyze maniniz yoksa (müsaitseniz size oturmaya geleceğiz) denir öyle haber verilirdi gidilecek olan kişiye. Artık bunun yerini de mesaj yada aramalar aldı. Hatta bazen gitmek yerine görüntülü konuşma uygulamaları ile birbirimizi görmeyi ziyaret, hal hatır sormaktan sayarız.
İbadetin gizlisi makbuldür deriz ama kestiğimiz kurbanı da sosyal medya hesaplarımız da paylaşmadan edemeyiz.
Bayram ziyaretine, düğüne derneğe, gezmeye, pikniğe gideriz öz çekim selfie çekmezsek kendimizi eksik hissederiz.
Oluşturulan toplu oyun uygulamaları ile birlikte, eskiden, sokaklarda akşam ezanı okunana kadar oradan oraya koşarak oynayan çocuklarda kalmadı artık.
Gelişen ve her geçen gün hayatımızda yer alan teknolojinin daha fazla esareti altında kalarak gelenek ve göreneklerimizi, adetlerimizi, benliğimizi unutmamak dileğiyle.