Eskiden diyoruz ama, pek o kadar da eski değil, 70'li, 80'li 90'lı yıllarda ve hatta 2000'li yılların başlarında bir siyasi parti yada STK kurulurken iyi niyetle kurulur. Hiç kimse görev almak istemez, zor zamanlarda genelde herkes kaçarken görev alan bir kaç kişi de karşılık beklemeden sırf Allah rızası görev alırlardı ve gerçekten ellerini taşın altına koyarlardı. Siyasilerimiz de bir açık oturumda halkın karşısında nezaket çerçevesinde bir araya gelip,tartışıp,konuşabiliyorlardı. kimse kimseye hakaret etmez. Toplumda dahi tartışma kültürü vardı. islami camia ve gruplar yüzlerce defa bir araya gelip kendilerine yapılan haksızlıklara karşı tek ses olabiliyordu.
Hatta Başörtüsü eylemlerinde hakkaniyetli solcularla birlikte eylem yapılırdı.
Aynı davanın içindeki gruplar, birbirlerini tasfiye etmek için gerçekten akıl almaz yöntemler kullanıyorlar. Hayırda yarışmak', 'Hayırda rekabet' diye tanımlanırdı eskiden ve 'Arkadaşım yapamaz demiyorum ama ben daha iyisini yaparım' diye yola çıkan dava adamları vardı. Şimdiyse, rakip gördüğünü ipe sapa gelmez iddialarla rezil etmeye varacak şekilde yıpratma çabası var. Sadece siyasi partiler değil, aynı durum STK'larda da var.
Sağ olsun sol olsun hangi görüşten olursa olsun bunların içinden çıkan öyle isimler var ki, isimler o şehirlerle, o ilçelerle özdeşleşmiş. İsimlerinin hem halkta karşılığı var hem o davanın içinde. Başka görüşteki partinin mensupları olsa tamam dersin hak verirsin de ama öyle değil, işin garibi aynı davanın içine sonrada girmiş çöreklenmiş birileri o isimleri itibarsızlaştırmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar ve halkın kafasında istifham oluşturmaya çalışıyor. Yazık oluyor. Hem dürüst dava adamlarını biçiyorlar, hem de onlardan memnun olan insanları cezalandırıyorlar. Bu konuda radikal kararlar alınmazsa, geçmiş inkar edilirse o siyasi kurumun içinde sorunlar bitmez. Bilmem anlatabiliyor muyum?" Eğer biz dürüst ve vicdanlı bireyler olamazsak, kimseye ağlamaya sızlamaya hakkımız olmaz. Her şeyden önce AHLAKSIZ olmamamız lazım. Böyle devam edersek, Allah da başımızdan belayı, sıkıntıyı eksik etmez. Ayıptır, günahtır...
Ve malesef bir bilinmeze doğru gidiyoruz.
Rabbim.akibetimizi hayr etsin....
Veysel Göktekin